”Eski sahibinin en sık okuduğu yerden açılan kullanılmış kitapları severim.” Helene Hanff
Birkaç hafta önce İçinde okumak- yazmak geçen filmler adlı bir çalışma yapmıştım. Benim de içlerinde epey izlemediğim film vardı. Barton Fink, The Help, Finding Forester , The Book Thief derken bütün bunlardan bir liste yapacak olsam en başa yerleşecek olan 84 Charing Cross Road’a geldi sıra. Film gerçek hikayeden uyarlanma. İngiliz Edebiyatı hayranı Amerikalı yazar Helene Hanff New York kitapçılarında aradığı kitapları bulamıyor ve bir dergide gördüğü ilandan yola çıkarak ingiltere’deki kitapçı Marks & Co ile mektuplaşmaya başlıyor. Yaklaşık 20 yıl boyunca kitapçıda çalışan Frank Doel ve diğer çalışanlarla yazışıyor. Helene’nin istediği kitaplar İngiltere’den Amerika’ya seyahat ederken, mektuplar aralarında güzel bir dostluk yaratıyor. Birbirlerini hiç görmeden öyle güzel bir dostluk oluyor ki aralarında ailelerine bile yansıyor. Ve elbette bu güzel olay daha sonra Helene Hanff ‘ın yazacağı bir kitaba, filme ve tiyatro oyununa konu oluyor.
Helene tek odalı dairesinde çok fazla gelir getirmeyen bir işte düzeltmeler yaparak yaşıyor. Vaktinin çoğunu ise okuyarak ve yazarak geçiriyor. Kendisini ”kitap konusunda antika zevkleri olan yoksul bir yazar ” olarak tanımlıyor. İngiliz edebiyatına olan tutkusu filmde müthiş işlenmiş. Aradığı kitapları tek tek not almak istiyor insan. Daktilosunun başında konuşuyor gibi yazdığı mektuplar ve elinden hiç düşürmediği limonlu içkisiyle ilgi çekici ve sıcak bir karakter.
Mektup yazmanın neredeyse tarihe karışacağı günümüzde Helene’nin mektupla kitap siparişi vermesini ve karşısındaki insanlarla sadece yazı aracılığıyla kurduğu o harika dostluğu izlemek gizli gizli bir kıskançlık duygusu yayıyor içime.
Anthony Hopkins gençlik yıllarının karizmatik duruşuyla Frank rolünün hakkını veriyor ve bilgili, görgülü bir entellektüel karakter olarak filmde Helene’e kitapları temin eden kişiyi canlandırıyor. Marks & Co aşağıda fotoğraftaki yer. Film adını, mektupların gittiği adresten yani kitapçının adresinden alıyor: 84 Charing Cross Road, London WC2 England.
Helene’nin en büyük hayali ”İngiliz Edebiyatının İngilteresi” ni görmek. Ve elbette ona müthiş bir kütüphane kazandıran Marks& Co’yu ziyaret edebilmek. Bir arkadaşı Londra’ya gittiğinde kitapçıyı geziyor ve Helene’e yazıyor. Film hakkında daha fazla ayrıntıya girerek izlemeden önceki büyüyü bozmamak adına arkadaşının kitapçı hakkındaki izlenimi ile sonlandırıyorum yazımı. Filmi izlemeden önce kitapçıya bir uğrayın bakalım:
‘’ … Dükkân Dickens’in eserlerinden fırlamış gibi. Görünce kendinden geçebilirsin. Dışarıda tezgâhlar var.İçeri girmeden önce durup kendime kitap arayan biri görüntüsü verdim. İçerisi loş. Dükkânı görmeden kokusunu alabiliyorsun. Harika bir koku bu. Tanımlaması zor ama, küf, toz, zaman ve duvarlarla yerleri kaplayan ahşap bu kokuda harmanlanmış sanki. Dükkânın arka tarafında bir masa var. Orada Hogarth ( ingiliz ressam William Hogarth’a bir gönderme olabilir mi ? ) burunlu bir adam oturuyordu …. Sıra sıra raflar var. Tavana kadar çıkıyorlar, çok eski ve gri raflar. Yılların tozunu yutmuş meşe gibi asıl renklerini kaybetmişler. Bir dergi koleksiyonu var. Cruikshank, Rackham ve Spy’ın ve tanımadığım daha birçok eski İngiliz karikatürist ve illüstratörün eserleri uzun bir masanın üstünde duruyor. Çok güzel, eski, resimli dergiler var… ‘’
Reblogged this on Baykuş Gözlüğü.