Babamla Sohbetler

IMG_2090Çamlık tren istasyonundan kalkıyor tren. Gidiş  istikametimiz  İzmir Adnan  Menderes  Havalimanı. Uzun bir yolculuğun göstergesi bavullar yanı başımızda,  bulduğumuz ilk boş koltuklara oturuyoruz. Son vagonda,  gidiş yönünün tersine bakan koltuklardayız. İleriye değil, geriye bakıyorum giderken. Geride bıraktıklarıma dönük yüzüm. Ve yolculuğumun bir kısmında bana eşlik edecek olan babam yanı başımda. Cam kenarında ben oturuyorum yine her zamanki gibi. Küçük bir çocukken nasıl cam kenarına oturmak büyük mutluluk veriyorsa, aynı gizli mutlulukla dolu yüreğim. Tatil boyunca oturup baş başa sohbet edememiş olmanın verdiği doluluk ve kısa yolculuğun bize yetmeyeceği düşüncesinin huzursuzluğu ile başlıyoruz dökülmeye. ..

Baba-kız değiliz o an. 30 yıllık dostlarız. Hani beni ilk gördüğü o an var ya. Hastanede, camın arkasından beni gördüğü o an. Bütün bebekler uyurken ben gözlerimi kocaman açmışım dünyaya, ellerim ağzımda,  kurtarın beni buradan dercesine canlı ve rahatsızım. Dostum bana bu sahneyi anlatır hep. Beni gördüğü o ilk  anı , defalarca dinlemişimdir kendisinden. Her defasında aynı heyecanla anlatır, her defasında gözlerindeki o parlak ışık göz kırpar bana. İşte o gün başlayan dostluğumuz 30 yıldır gizli gizli büyür.

Yıllardır ben sorarım o anlatır. Durmak bilmeyen bir merak makinesi gibi baba şu ne ,baba bu ne, baba burada  ne yazıyor, baba… baba … baba…Hiç bıkmadan verdiği cevaplar  belleğimin hücrelerini oluşturmuş, huzurlarınızdaki konserve ruh’u yaratmıştır. Baş başa kaldığımız anların güzelliği bir tablo gibi asılı durur ruhumun duvarlarında.

Dünü, bugünü ve geleceği yatırıyoruz kucağımıza. Pişmanlıklarımız, hatalarımız, keşkelerimiz birer dosya gibi önümüzde. Sırayla okuyoruz birbirimize. Yılların ondan alıp götürdüklerini anlatıyor babam. İkimizin de gelecek denen, o omuzlarında dünyayı taşıyan canavardan beklentilerimiz var. Aynı gelecek diyarda yine aynı trende olacağız diyorum içimden. Onsuz bir dünyadan geçemez benim trenlerim!

İneceğim istasyona yaklaşırken bir hüzün kaplıyor içimi. Dudaklarım bükülmeye yüz tutmuş, oysa gözlerim oyununu sürdürüyor. Bir gülümseme  alıp başını gidiyor tren raylarında. Yakalayamıyorum. Babam trenin içinde, dostum trenin içinde…Ben durakta el sallıyorum, boğazıma gelip yerleşen o yumruyla savaşıyorum çaktırmadan. Tren raylarında kayıp giden gülümsemem , yerini küçük ıslak taneciklere bırakıyor. Dostuma bakıyorum. Güneşin esmerleştirdiği yüzünde , çizgiler arasında saklamaya çalıştığı tanecikleri var onunda. Belli belirsiz  bir tutam gün ışığı aydınlatıyor onları. İşte o an, tren akıp giderken raylardan, bırakıyorum tüm sakladığım taneleri. Birer inci olup düşüyorlar raylara doğru. Güneş, ben ve inciler uğurluyoruz treni. Aklımda geride bıraktıklarım, yüreğimde tanıdık bir özlem ; trenden uçağa, uçaktan başka diyarlara…

Babamla Sohbetler’ için 7 yanıt

  1. O boğazdaki yumruğu öyle iyi bilirim ki, konuşmak istersin konuşturmaz, gülmek istersin ağlatır. O özlem içini öyle bir dağlar ki, gitmek istemezsin ama elin mahkum. Çünkü yaşamının seyrini sen çizdin….

  2. ne guzel anlatmissin ….cok,cok iyi bildigim bir duygu…cok sikca yasadigim…ama senin gibi guzel anlatamadigim…

  3. canım benim :))tüm bu duyguları yazıyosunda valizlerini taşıyan kardeşini unutuyosun:)))

  4. Hani bana demiştin ya duygusal anında okuma diye öyle yapmak istedim sıradan bir gün benim için ama okumaya başlayınca boğazımdaki yumruğu hissettim hemen kendimi tutmak ve sıkmak istemedim babanla dostluğunu biliyorum anlamıştım size ilk geldiğimde
    asil adamın asil kızısın sen ve dostumsun benim.Biliyor musun senin gibi biri olduğu için hayatımda kendimle gurur duyuyorum …
    ve babam yaşasaydı o da benim en iyi dostum olurdu biliyorum…
    babacığınla uzuuun yıllarının olsun …..

konserve ruhlar için bir cevap yazın Cevabı iptal et